EVLİLERDE SEVER !
- Miraç Kaya
- 17 Haz
- 3 dakikada okunur

Namus eşittir aşk mı, yoksa aşk eşittir sadakat mi?
Toplumun susarak görmezden geldiği bir gerçek var: Evliler de âşık olabilir... hem de eşlerinden
başkasına. Bu durum ne kadar tabuysa, o kadar da yaygın aslında. İşte bu hafta, evli insanların
başkalarıyla flörtleşmesinin altında yatan psikolojik sebepleri ve bu durumun duygusal
sonuçlarını ele alacağım. Bazı insanlar evliliğin, aşkı sonsuza kadar kilitleyen bir kasa olduğunu
düşünür. Oysa evlilik, iki insanın birbirine bağlılık yemini etmesi olsa da, duygular zamanla
değişebilir, eksilebilir ya da başka birine akabilir. Özellikle duygusal ihmalin yaşandığı
evliliklerde, dış dünyadan gelen küçücük bir ilgi bile kalpte çarpıntılar yaratabilir. Evlilik kutsaldır
deriz... Sadakat, bağlılık, sorumluluk üzerine inşa edilir. Ama kimse bize, duyguların da bir ömrü
olduğunu söylemez. Hiçbir nikâh defterinde “duygusal ihmal” maddesi yoktur. Oysa en büyük
aldatmalar, fiziksel değil duygusal olanlardır. Toplumun “günah” diye susturduğu, “ayıp” diye
sakladığı bir gerçek var: Evliler de sever... Hem de eşlerinden başkasını. Ve çoğu zaman bu
“yasak” gibi görünen duygular, evliliğin içinde yıllarca biriken yalnızlıkla beslenir.
BOŞLUKTAYKEN YAPILAN SEÇİMLER HERZAMAN KAYBETTİRİR. BİRİNİ UNUTMADAN
DİĞERİNE ISINAMAZSIN. ISINAMAZSAN ÜŞÜR VE ISINACAK YER ARARSIN...
Evlilik, sevgi ve sadakat üzerine kurulan bir yolculuktur. Ancak yıllar geçtikçe bazı evliliklerde
bu sevgi şekil değiştirir, sessizliğe, görev bilincine ve zamanla duygusal çöküşe dönüşebilir.
Kadın ya da erkek fark etmez, sevgi görmeyen kalp önce susar, sonra bir ses arar... bazen bu
ses, evin içinden değil dışarıdan gelir.
Evliler neden başkalarına âşık olur?
Bu sorunun yanıtı, sadece “ahlaksızlık” ya da “zayıflık”la açıklanamaz. Birçok psikolojik,
duygusal, hatta sosyal boyutu vardır. İlişkilerde dürüstlük ve iletişim en büyük şifadır. Bazen
evlilik kurtarılabilir, bazen de kendini kaybetmeden yürüyüp gitmek gerekir.
Duygusal açlık
İlişkide yıllarca görmezden gelinmek, sevgisizlik, ilgisizlik bir kalbin kurumasına neden olur. Bu
kuraklığa bir damla ilgi bile düşse çiçek açar.
İhmal edilmişlik
Evlilikte eşlerden biri sürekli ilgiyi çekerken diğeri “idare eden” konuma düşebilir. Bu durum
zamanla görünmezlik yaratır.
Monotonluk
Aynı hayat döngüsü içinde sıkışmak, tutkuya olan ihtiyacı tetikler. Yeni bir heyecan kaçış gibi
görünür.
Geçmişin telafisi
Bazı evliliklerde birey, gençliğinde yaşayamadığı aşkı, heyecanı başka biriyle yaşamaya çalışır.
Yanlış evlilik
Bazı insanlar doğru insanı geç tanır.
Şimdi bu teorileri bir kenara bırakalım ve sizi gerçek bir kadının gerçek hikâyesine götüreyim.
KOMŞUMUN KOCASINA AŞIK OLDUM.
(isimler değiştirilmiştir)
Ayşe 34 yaşında, iki çocuk annesi, evli bir kadındı. Eşiyle 11 yıldır evliydi ama son yıllarda
aralarında sadece çocuklar, faturalar ve sessizlik vardı. Ne dokunuş vardı aralarında, ne göz
göze gelmek... Herkes kendi odasında, kendi yalnızlığında yaşıyordu. Bir gün apartmanlarına
yeni bir aile taşındı. Karşı dairede oturan bu yeni ailenin babası olan Murat, 38 yaşında, yakışıklı
ve kibar bir adamdı. Tesadüfen aynı gün asansörde karşılaştılar. Göz göze geldiler. Ayşe'nin
içinden yıllardır duymadığı bir ses yükseldi: “Beğenildin.” İlk başta sadece selamlaştılar. Sonra
market poşeti taşımasına yardım etti Murat. Ardından çocukları parka birlikte götürdüler.
Sohbetler derinleşti. Ortak şikâyetleri vardı: eşleri onları anlamıyordu.
Bir gün Murat, Ayşe'ye sordu:
“Hiç gerçekten sevilmeyi özledin mi?”
Ayşe bu soruya ağlayarak cevap verdi. O gün bir şey koptu içinde. İlk mesaj o gece geldi. Sonra
görüşmeler başladı. İkisi de evliydi, ama kalpleri yalnızdı. Gizli gizli görüştüler. Küçük park
köşelerinde, sessiz kafelerde... Ama her mutluluk anı sonrası vicdan azabı geliyordu. Ayşe,
çocuklarının gözlerine bakamıyor, Murat geceleri evinde susuyordu. Bu hikâye mutlu bitmedi.
Eşlerinden boşanamadılar. Ama birbirlerini de silemediler. Ayşe şimdi hâlâ aynı evde ama başka
bir adamı sevdiğini bilerek yaşıyor. Murat ise taşındı. Ama Ayşe’nin hâlâ aklında bir cümlesi var:
“Beni bana unutturan adam, beni bana yeniden hatırlattı.”
BOŞANSIN NE YAPIYORSA YAPSIN
Evlilik dışı duygusal ilişkiler, yargılaması kolay ama yaşaması ağır süreçlerdir. Hiç kimse bir
sabah “ben aldatayım” diye uyanmaz. Ama yıllarca bastırılan duygular, yanlış zamanda doğru
kişiyi bulduğunda aşk başlar. Bu yazının amacı, kimseyi yargılamak değil. Sadece suskun
kalpleri görünür kılmak...Ve şu soruyu sordurmak:
“Birbirimize gerçekten dokunuyor muyuz? Yoksa sadece birlikte yaşlanıyor muyuz?”
🥲